Türkiye’de yalnızca birkaç sene öncesine kadar bir şirket filosunun hangi araçlardan oluşacağı çok daha belirgindi: Şirketlerin sahip olduğu araçlar, çeşitli tedarikçilerden 24-48 aylık sürelerle aylık sabit ödemelerle kiralanan araçlar ve araç vermek yerine personele kullandırılan araç ödeneği (allowance) hakkı.
Pandemi elbette ki filoları da değiştirdi. Önce evden çalışma şimdi de kalıcı olması beklenen hibrit çalışma modelleri şirketler için yeni mobilite ihtiyaçlarını ortaya çıkardı.
Örneğin Türkiye’de mobilite sorununa yenilikçi bir yaklaşım getiren #carsharing araç paylaşım modellerinin şirketlere sunduğu kurumsal avantajlar bu modeli filo yönetimleri için bir seçenek haline getirdi. 2022 yılında filo danışmanlığı hizmeti verdiğimiz 17 müşterimiz araç paylaşım servislerine filolarında yer vermeye başladı.
Kurumsal araç paylaşım servislerinin yanı sıra, Türkiye’de 2023 yılında elektrikli araçları da filolarda daha sık görmeye başlayacağız. Avrupa’da daha sık karşılaştığımız e-bike ve scooterla işe gitmek gibi yeni gelişen servisler de bu oyunu dönüştürmeye devam edecek. Kurumsal mobilite alternatiflerinin özellikle İstanbul gibi metropollerde hızla payını arttırdığını gözlemlemeye devam edeceğiz.
Mobilite yönetiminin en önemli başlıklarından bir diğeri ise analiz. Şirketlerin araç hareketliliklerini, kullanıcı gereksinimleri ve alışkanlıklarını derinlemesine analiz ederek yapacakları küçük değişiklikler bile tasarruf ve sürdürülebilirlik olarak geri dönüyor. Yani analizin filo yönetiminin hemen her anına dahil olması bu dönüşümün diğer bir şartı.
Global filo yöneticileriyle yapılan araştırmalar da bu “dönüşümün” filo yönetimi kavramının ya da unvanların değişiminden çok bir perspektif değişimi olduğunu ortaya koyuyor.
Bu yüzden sürdürülebilirliği, filolarda sürekli tasarruf alanları yaratılmasını ve çalışan memnuniyetini önceleyen bu yaklaşım değişiminin bir dönüşüm olduğu ve filo yönetimine artık mobilite yönetimi penceresinden bakılması gerektiği düşünülüyor.
Oytun Gül Malkoç | Filo Broker, Kurucu Ortak